Ursula K. Le Guin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ursula K. Le Guin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Karanlığın Sol Eli- Ursula K. Le Guin

İnsanları biliyorum, şehirleri, çiftlikleri, tepeleri, nehirleri ve kayalıkları biliyorum, tepelerdeki bir otlağın bir kenarında güz sonu güneşin nasıl battığını biliyorum; ama bütün bunları bir sınıra bağlamanın, ona bir ad takıp bu adı taşımayan yerleri sevmemenin ne anlamı olabilir? 
Ülkesini sevmek nedir; başka ülkeleri sevmemek mi? Öyleyse iyi bir şey değil bu. Yoksa sadece kendini sevmekten mi ibaret? O zaman iyi bir şey olabilir; ama bunu bir erdem, bir meslek haline getirmemek gerek… 
Hayatı sevdiğim gibi Estre Beyliği’nin tepelerini de seviyorum, ama böyle bir sevginin nefretten oluşan bir sınır hattı olamaz.

30 Kasım 2009 Pazartesi

Mülksüzler Ursula K. Le Guin

Saemtenevia bulvarı yaklaşık üç kilometre uzunluğundaydı ve insanlar, trafik ve nesnelerden oluşan katı bir kütleydi: satın alınacak şeyler, satılacak şeyler. Ceketler, giysiler, gecelikler, roblar, pantolonlar, külot pantolonlar, gömlekler, bluzlar, şapkalar, ayakkabılar, eşarplar, atkılar, yelekler, pelerinler, şemsiyeler; uyurken , yüzerken, oyun oynarken, akşamüstü toplantılarında, akşam toplantılarında, kır toplantılarında, yolculuk ederken, tiyatroda, ata binerken, bahçeyle uğraşırken, konuk kabul ederken, lokantaya giderken, yemek yerken, avlanırken giyilecek giysiler -hepsi farklı, hepsi yüzlerce değişik kesimde, stilde, renkte, yapıda, kumaşta. parfümler, saatler, lambalar, heykeller, makyaj malzemeleri, mumlar, resimler, fotoğraf makineleri, oyunlar, vazolar, yataklar, çaydanlıklar, bilmeceler, yastıklar, taşbebekler, süzgeçler, minderler, mücevherler, halılar, kürdanlar, takvimler, kristal saplı, platinden yapılmış bir bebek çıngırağı, elmastan rakamları olan bir kol saati, küçük heykelcikler, elektrikli bir kalem açacağı, hediyeler, çerezler, andaçlar, cicili bicili biblolar ve antikalar, hepsi zaten ya kullanışsız ya da kullanılışını gizleyecek kadar süslü; metrelerce lüks, metrelerce dışkı. İlk blokta shevek giysiler ve mücevherlerle parıldayan bir vitrinin tam ortasında duran kaba tüylü, benekli bir cekete bakmak için durmuştu. ''ceket 8400 birim mi?'' diye sordu inanamadan, çünkü kısa bir süre önce gazetede ''asgari ücret''in yılda 2000 birim kadar olduğunu okumuştu. ''aa, evet, o gerçek kürktür, şimdi hayvanlar korunduğundan çok ender bulunuyor.'' demişti pae. ''güzel, değil mi? kadınlar kürklere bayılırlar.'' yürümeye devam ettiler. Bir blok daha geçtiklerinde shevek'in canı çıkmıştı, gözlerini kaçırmak istiyordu.
Bu karabasan caddesinin en garip yanı da satılık milyonlarca şeyin hiçbirinin orada yapılmıyor olmasıydı. orada yalnızca satılıyorlardır. işlikler, oymacılar, boyacılar, tasarımcılar, makineciler neredeydi, eller neredeydi, yapan insanlar? gözden uzak, başka bir yerde. duvarlar arkasında. dükkanlardaki herkes ya alıcı, ya satıcıydı. nesnelerle sahip olmak dışında bir ilişkileri yoktu.

Mülksüzler Ursula K. Le Guin


Bize birbirimizden başka kimsenin yardım etmeyeceğini, eğer elimizi uzatmazsak hiçbir elin bizi kurtaramayacağını biliyoruz. Uzattığınız el de boş, tıpkı benimki gibi, hiçbir şeyiniz yok.hiçbir şeye sahip değilsiniz, hiçbir şey sizin malınız değil.,özgürsünüz. Sahip olduğunuz tek şey ne olduğunuz ve ne verdiğinizdir. ...

Özgürlüğümüz dışında hiçbir şeyimiz yok. Size kendi özgürlüğünüzden başka verecek bir şeyimiz yok. Bireyler arasında karşılıklı yardımlaşma dışında hiçbir yasamız yok.,hükümetimiz yok, yalnızca özgür birlik ilkemiz var. Devletlerimiz, uluslarımız, başkanlarımız, başbakanlarımız, şeflerimiz, generallerimiz, patronlarımız, bankerlerimiz, mülk sahiplerimiz, ücretlerimiz, sadakalarımız, polislerimiz, askerlerimiz, savaşlarımız yok.başka da pek fazla şeyimiz var sayılmaz. Biz paylaşırız, sahip olmayız.varlıklı değiliz. hiçbirimiz zengin değiliz, hiçbirimiz iktidar sahibi değiliz. Eğer istediğiniz, aradığınız şey buysa o zaman ona eli boş gelmeniz gerektiğini söylüyorum, ona yalnız ve çıplak gelmeniz gerekiyor, tıpkı bir çocuğun dünyaya, geleceğine, hiçbir geçmişi olmadan, hiçbir malı mülkü olmadan, yaşamak için tümüyle başka insanlara dayanarak gelmesi gibi. Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir.
Devrim'i satın alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya sizdedir, ya da hiçbir yerde değildir.

30 Kasım 2007 Cuma

Mülksüzler Ursula K. Le Guin


Öğrenecekler kuşkusuz. Sonunda. Öğrenmeliler de. Bilimsel gerçek, sonunda galip gelir, güneşi bir kayanın ardına gizleyemezsin. Ama ellerine geçmeden önce bedelini ödemelerini istiyorum! Hakkımız olan yeri almamızı istiyorum. Saygı istiyorum: İşte bize bunu kazandırabilirsin. Sıçrama... Eğer Sıçrama'yı becerebilirsek, onların yıldızlararası motorunun zerre kadar önemi kalmaz. İstediğim para değil, anlıyor musun? Ceti biliminin, Ceti aklının üstünlüğünün tanınmasını istiyorum. Eğer yıldızlararası bir uygarlık olacaksa, o zaman benim halkımın o uygarlığın alt düzeyde bir üyesi olmasını istemiyorum! Soylu insanlar gibi katılmalıyız, elimizde büyük bir armağanla... Böyle olması gerekiyor. Neyse, neyse bazen bu konuda heyecanlanıyorum. Bu arada, kitabın nasıl gidiyor?

Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez

Ertesi sabah, Kızılderili Cataure'nin evden gitmiş olduğunu gördüler. İçinden bir ses, dünyanın öbür ucuna da gitse bu ölümcül hastalığı...