Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Salman Rushdie etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Floransa Büyücüsü, Salman Rushdie :"Şah'ın Rüyası, Aşk bir hastalıktır"

Hükümdar o gece rüyasında aşkı gördü. Rüyasında yine Bağdat Halifesi Harun Reşid idi, tebdili kıyafetle bu kez Espanbur şehri sokaklarında dolaşıyordu. Fakat, birden bire her yanını tedavisi mümkün olmayan bir kaşıntı sardı. Hemen Bağdat'taki sarayına döndü, dönerken altı fersahlık yol boyunca kaşım kaşım kaşındı ve saraya varır varmaz, eşek sütüyle yıkandı, gözde odalıklarına tüm vücudunu balla ovdurdu. Halâ çıldıracak gibi kaşınıyordu ve neredeyse ölecek hale gelene kadar vücuduna hacamat vurmalarına ve sülük yapıştırmalarına rağmen, hiçbir hekim derdine deva bulamadı. Bu şarlatanları başından savan Harun Reşid gücüne kavuşunca, düşünüp taşındı, geçmek bilmez kaşıntıdan kurtulmanın tek çaresinin onu fark etmeyecek hale gelene kadar, başka şeylerle oyalanmak olduğuna karar verdi. Kendisini güldürsünler diye ülkesinde ki en ünlü meddahları, zihninin sınırlarını zorlasınlar diye en bilgili alimleri çağırttı. Şehvani rakkaseler arzularını uyandırıyor, maharetli odalıklar uyanan arzul

Floransa Büyücüsü, Salman Rushdie "Aylar süren sessizlik"

... Şah savaştan döndüğünde ilan olunan sessizlik buyruğu, şehrin sakinlerinin boğulacak gibi hissetmelerine sebep oluyordu. Şahlar şahının istirahatini aksatma korkusundan, kesilen tavukların gagası sıkı sıkıya bağlanıyordu. Gıcırdayan bir araba tekerleği, arabacının kamçılanmasına neden olabilir, kamçının altında haykırırsa, cezası daha da ağırlaşırdı. Doğum yapan kadınlar, çığlıklarını bastırıyor, pazar yerinde ki sessiz nümayiş topluca sahnelenen bir delilik gösterisini andırıyordu. Ahali, "Şah buradayken hepimiz çıldırıyoruz" diyor, arkasından, "sevinçten çıldırıyoruz" tabii diye ekliyordu, çünkü casuslar ve gammazlar her yerdeydi. Çamur şehir, şahını seviyordu, bu konuda ısrar ediyor, sözcüklere başvurmadan diretiyordu, çünkü sözcükler o yasak kuşaktan, sesten biçilmişti. Şah bir kez daha seferberlik ilan edip, yola koyulduğunda sessizlik hapishanesinin kilitleri açılıyor, borazanlar öttürülüyor, tezahüratlar başlıyor ve insanlar aylar boyunca içlerine atmak m

Floransa Büyücüsü Salman Rushdie, "Ekber ve Birbal"

.. Peki o zaman dedi Ekber, "söyle bakalım, önce tavuk mu yumurtadan çıkmıştır, yumurta mı tavuktan?" Birbal, hemen cevap verdi: "Önce tavuk yumurtadan çıktı." Ekber şaşırıp kalmıştı. "Nasıl emin olabiliyorsun?" diye sordu. Majesteleri dedi Birbal, "yalnızca bir sorunuzu cevaplamaya söz vermiştim." Başvezir ve Şah, şehir surlarında durmuş, havada daireler çizen kargalara bakıyorlardı." Birbal" dedi Ekber, "sence ülkemde kaç karga vardır", "Cihanpenah, ülkeniz topraklarında tam tamına 999999 tane karga vardır" Ekber şaşırmıştı, "diyelim ki hepsini saydırdık ve sayıları senin söylediğinden fala çıktı, bu ne anlama gelir? "Komşu ülkelerde ki arkadaşlarının onları ziyarete geldiği anlamına gelir" "Peki sayıları daha az çıkarsa?" "O zaman bizimkilerden bazıları, uçsuz bucaksız dünyayı görmeye heves etmişlerdir." ... Uzak bir ülkeden gelen batılı bir ziyaretçi, saray avlusunda Ekber'i