Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cesur Yeni Dünya- Aldous Huxley

 Optimum toplum” dedi Mustafa Mond , “buzdağı örneğine göre kurulur-dokuzda sekizi su seviyesi altında, dokuzda biri üstünde.” -Su seviyesinin altındakiler mutlu muydu peki? -Üstündekilerden daha mutludurlar.Buradaki dostlarınızdan daha mutlular, örneğin.” Parmağıyla işaret etti. -“O berbat işlere rağmen mi?” -“Berbat mı ?Onlar öyle düşünmezler.Aksine işlerini severler.İşleri hafiftir, çocuk oyuncağıdır.Beyinleri ya da kasları asla zorlanmaz.Yedi buçuk saat hafif, yormayan iş,sonra da soma istihkakları,oyunları, sınırsız çiftleşmeleri ve duyusal filmler.Başka ne isteyebilirler ki?Doğru,” diye ekledi, “daha kısa çalışma saatleri isteyebilirler.Bizde onlara daha kısa çalışma saatleri verebiliriz.Teknik olarak alt sınıfların iş gücünü üç ya da dört saate indirmek çok basit bir şeydir.Ama bu onları mutlu edebilir miydi? Hayır, etmezdi.Yüz elli yıldan daha uzun bir süre önce denenmişti.İrlanda’nın tamamına dört saatlik iş gücü uygulanmıştı.Sonuç ne oldu? Kargaşa ve soma tüketiminde büyük

Cesur Yeni Dünya- Aldous Huxley

Kır çiçekleri ve manzara seyretmenin önemli bir kusuru var, bedavalar, diye açıkladı. Doğa sevgisiyle fabrikalar çalışmaz. En azından alt sınıflarda doğa sevgisini kaldırmaya karar verildi, ancak ulaşım tüketimi eğilimi kalacaktı. Çünkü elbette nefret etseler de kırlara gitmeye devam etmeleri önemliydi. Sorun, ulaşım tüketimi için kır çiçekleri ve manzara seyretmekten ekonomik olarak daha sağlam bir neden bulmaktı. Gerektiği şekilde bulundu. Müdür, "Kitleleri kırlardan nefret etmeye şartlandırıyoruz," diye başladı. "Aynı zamanda onları doğa sporlarını sevmeye şartlandırıyoruz. Bunu yaparken de tüm doğa sporlarının gelişmiş aletlerle yapılmasını sağlıyoruz. Böylece hem endüstriyel ürünler, hem de ulaşım tüketiyorlar, işte buradan da elektrik şokuna geliyoruz."  

Charles Dickens, İki Şehrin Hikayesi

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.

Yapay Zeka, Bilincimizi Tehdit mi Ediyor? Bölüm II

İşlevsiz bu kadar insanla ne yapacağımız 21. yüzyıl ekonomisinin en önemli sorusu hâline geldi. Bilinci olmayan ama alabildiğine yetenekli algoritmalar neredeyse her şeyi daha iyi idare etmeye başladığında, bilinç sahibi insanlar ne yapacak? Tarih boyunca insanlar üç temel sektörde istihdam edilmiştir: tarım, sanayi ve hizmet. 1800’lere kadar nüfusun ağırlıklı bir kısmı tarımda istihdam olurken, sanayi ve hizmet sektöründe yalnızca bir azınlık çalışıyordu. Sanayi Devrimi’yle beraber gelişmiş ülkelerde insanlar tarlalarını ve sürülerini bıraktı. Nüfusun çoğu sanayide çalışmaya başlarken gitgide daha fazla insan hizmet sektörüne kaydı. Geçtiğimiz yıllarda sanayi alanındaki bazı işler ortada  kalktıkça hizmet sektörünün hacmi arttı ve gelişmiş ülkeler bir devrim daha yaşadılar. 2010’da ABD nüfusunun yalnızca yüzde 2’si tarımda, yüzde 20’si sanayide çalışırken yüzde 78’iyse hizmet sektöründe çalışıyor doktorluk, öğretmenlik, tasarımcılık gibi meslekler icra ediyordu. Algoritmalar insanla

Yapay Zeka, Bilincimizi Tehdit mi Ediyor? Bölüm I

Bazı ekonomistler gelişmemiş insanların er ya da geç tamamen hurdaya çıkacağını öngörüyor. Robotlar ve üç boyutlu yazıcılar gömlek üretimi gibi kol gücüyle yapılan işlerde işçileri yerinden ederken, üstün zekalı algoritmalar da beyaz yakalı çalışanların pozisyonlarını dolduracak. Kısa süre öncesine kadar otomasyon tehlikesinden korunabilen banka memurluğu ve turizm temsilciliği gibi meslek grupları artık nesli tehdit altında olan türler. Uçak biletlerimizi akıllı telefonlarımızdaki algoritmalarla satın alırken kaç turizm temsilcisine ihtiyaç duyuyoruz artık? Borsacılar da tehlike altında. Pek çok alım ve satım işlemi, bir insanın bir yılda inceleyebileceği veriyi saniyeler içinde işleyebilen ve göz açıp kapayıncaya kadar tepki verebilen bilgisayarlar tarafından yürütülüyor. 23 Nisan 2013’te Suriyeli hackerlar Associated Press’in (AP) resmi Twitter hesabını ele geçirerek, saat 13.07’de Beyaz Saray’ın saldırıya uğradığını ve Başkan Obama’nın “yaralandığını” yazdı. Haberleri denetleyen
İnsanların ekonomik kararlar alırken neleri gözettiğini araştıran davranışsal ekonomistler de benzer sonuçlara vardılar. Daha doğrusu bu kararları kimin verdiği sorusu üzerinde durdular. Kim Mercedes yerine Toyota almayı tercih ediyor kimler tatil için Paris yerine Tayland’ı seçiyor ya da Şangay borsası yerine Güney Kore hazine bonolarına yatırım yapıyor? Pek çok deney bu kararlar alan tek bir benlik olmadığına işaret ediyor. Aksine kararlarımız içimizde sürekli çelişen ve çatışan farklı oluşumlardan doğuyor.  2002’de Nobel Ekonomi ödülü’nü kazanan Daniel Kahneman’ın çığır açan çalışmasında gönüllülerden üç aşamalı bir deneye katılmaları istenir. Deneyin “kısa deneme” olarak adlandırılan etabında katılımcılar ellerini bir dakikalığına 14 °C ısıda su dolu bir kaba sokarlar. Bu sıcaklık seviyesi deneklere acı vermese de rahatsız edebilecek bir soğukluktadır. Altmış saniye sonra deneklere ellerini çıkarmaları söylenir. “Uzun deneme” etabına gelindiğindeyse katılımcılardan diğer eller

Kahinden Hükümdara

Kısa süre önce Google’ın ezeli rakibi Facebook tarafından başlatılan bir çalışma, bugün bile Facebook algoritmasının insanların kişiliklerini ve eğilimlerini kendi arkadaşlarından, ebeveynlerinden ve eşlerinden daha iyi tarttığını ortaya koyuyor. Facebook hesabı olan 86.220 gönüllüden yüz maddelik bir kişilik anketi doldurmaları istendi. Facebook algoritması gönüllülerin beğen ikonuna tıklayarak beğendikleri web siteleri, resimler ve videolar üzerinden gönüllülerin anketteki yanıtlarını tahmin etmeye çalıştı. Beğeni sayısı arttıkça algoritmanın hata payı azalıyordu. Algoritmanın tahminleri gönüllülerin iş arkadaşları, yakın arkadaşları, aileleri ve eşleriyle karşılaştırıldığında inanılmaz sonuçlar ortaya çıktı. Algoritma yalnız on beğeniyle iş arkadaşlarından daha iyi tahminler yapabilir, yakın arkadaşların tahminlerini geçebilmek için yetmiş, aileden daha doğru tahminlerde bulunmak için yüz elli, eşleri yenmek içinse yalnızca üç yüz beğeni yeterlidir. Başka bir ifadeyle Facebook’ta

Karanlığın Sol Eli- Ursula K. Le Guin

İnsanları biliyorum, şehirleri, çiftlikleri, tepeleri, nehirleri ve kayalıkları biliyorum, tepelerdeki bir otlağın bir kenarında güz sonu güneşin nasıl battığını biliyorum; ama bütün bunları bir sınıra bağlamanın, ona bir ad takıp bu adı taşımayan yerleri sevmemenin ne anlamı olabilir?  Ülkesini sevmek nedir; başka ülkeleri sevmemek mi? Öyleyse iyi bir şey değil bu. Yoksa sadece kendini sevmekten mi ibaret? O zaman iyi bir şey olabilir; ama bunu bir erdem, bir meslek haline getirmemek gerek…  Hayatı sevdiğim gibi Estre Beyliği’nin tepelerini de seviyorum, ama böyle bir sevginin nefretten oluşan bir sınır hattı olamaz.