Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gülün Adı, Umberto Eco

Bir an geldi ki, kendimizi ilk girdiğimiz yedigen salonda bulduk (bu oda, merdiven ağzı orada bulunduğu için tanınabiliyordu); sağa doğru yürüyerek bir odadan ötekine doğru geçmeye çalıştık. Üç odadan geçtikten sonra kör bir duvarla yüzyüze geldik. İki çıkışı olan bir önceki odaya geri döndük; daha önce geçmediğimiz kapıdan geçip başka bir odaya girdik ve kendimizi gene ilk önce girdiğimiz yedigen salonda bulduk. "Geri döndüğümüz en son odanın adı neydi?" diye sordu William. Belleğimi zorladım: " Equus albus. " "İyi, şimdi gene onu bulalım." Bu kolay oldu. Oradan, insan geldiği yoldan geri dönmek istemiyorsa, Gratia vobis et pax denen odadan başka geçilecek yer yoktu; oradan, sağda bizi geri götürmeyecek yeni bir geçit bulduk gibi geldi bize. Sonunda bir kez daha In diebus illis 'i ve Primogenitus mortuorum 'u bulduk (Az önce gördüğümüz odalar mıydı bunlar?), ama en sonunda, daha önce görmediğimizi sandığımız bir odaya vardık: Tertia pars terrae c

Bozkırkurdu, Hermann Hesse

Burada bir şeyi daha eklemeden geçmemek gerekiyor: Harry tipinde pek çok insan var dünyada, özellikle pek çok sanatçı söz konusu tipe mensup kişilerin arasında yer alır. Bu tiptekilerin hepsi ayrı iki ruhu, ayrı iki insanı barındırır içinde; tanrısal ve şeytansal, anne ve baba kanı, mutluluk ve acı çekme yeteneği, insan ve kurt Harry'deki gibi düşmanca ve karmakarışık, yan yana ve iç içe sürdürür varlığını. Ve hayli tedirgin bir yaşam süren bu insanlar seyrek mutluluk anlarında bazen öylesine güçlü duygular ve dile gelmeyen güzellikler yaşar, anlık mutluluk köpüğü kimi vakit göz kamaştırarak öylesine yükseklere fırlayıp acılar denizinin dışına taşar ki, bu kısa bir süre için parıldayan mutluluğun köpükleri sağa sola saçılarak başkalarına dokunmadan geçemez, onları da büyüler. Böylece acılar denizi üzerinde bütün o sanat yapıtları değerine paha biçilmez geçici mutluluk köpükleri olarak gözlerini açar dünyaya; öyle yapıtlar ki, içlerinde acı çeken tek insan bir saatlik bir süre için

Dövüş Kulübü Chuck Palahniuk

"Güçlü kadın ve erkeklerin oluşturduğu bir sınıf var ve bunlar hayatlarını bir şeye feda etmek istiyorlar. Reklamlar insanları gerek duymadıkları arabaların ve kıyafetlerin peşinden koşturuyor. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar, neden? Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alabilmek için." "Bizim kuşağımız büyük bir savaş görmedi, büyük bir buhran yaşamadı, ama bizim de bir savaşımız var. Büyük bir ruhani savaş bu. Kültüre karşı büyük bir devrim hazırlıyoruz. Büyük buhran bizim hayatlarımız. Biz ruhani bir buhran geçiriyoruz. "Onları köleleştirerek, bu insanlara özgürlüğün ne demek olduğunu göstermek zorundayız. Onları korkutarak, cesaretin ne olduğunu göstermek zorundayız. "Napolyon, bir kurdele parçası uğruna hayatlarını feda edecek insanlar yaratabilmekle övünürdü. "Düşün: Bir grev başlatıyoruz ve dünyadaki servet dağılımı yeniden düzenlenene dek hiç kimse çalışmıyor." "Rockefeller Merkezi'nin etrafındaki y